Anadolu'da erken dönem boyunca Sufi tarikatla Ahi teşkilatı kuvvetli bir
şekilde birbirine bağlıydı. Zanaatkar Loncaları olarak bilinen bu
teşkilat, ağırlıklı olarak esnaflar tarafından oluşturuluyordu. Anadolu
toplumunda gerçekleştirilen sosyal ve kültürel roller, Sufi dervişler
tarafından sergilenen rollere benzerdi, fakat yaşam tarzları bakımından
lonca (futuvva) teşkilatının geleneğinin alışkanlıkları ve davranışları
ile yakın ilişkiliydi. Diğer bir deyişle, korumak ve desteklemeye
istekli oldukları bir şövalye toplumu yaratmaya çalıştılar. Yoldan
geçenleri ve muhtaçları tam bir coşku ve mutlulukla ağırladıkları kendi
zaviyeleri vardı. İnsanları tedavi ederken, ırkları, inançları veya
dinlerini dikkate almadılar. Erken dönem Osmanlı Hükümdarlarının Ahi
teşkilatını teşvik etmesi ve desteklemesi bu bağlamda açıklayıcıdır.
Nitekim, Ahi teşkilatı Osmanlı Devleti'nde sosyal bağların
sağlamlaşmasında çok önemli bir rol oynadı ve bu da siyasi istikrara
dönüştü. Orhan özellikle hoşgörünün
yayılması ve devleti desteklemede her iki grubun da önemli rolü
olduğunun farkında olarak, Sufi tarikatlarına yaptığı gibi Ahilik
teşkilatına da özel ihtimam göstermiş ve desteklemişti. Ahi
teşkilatlarının faaliyetlerini finanse etmek için vakıflar tayin etmişti.
İslam'ın gerçek hoşgörü ruhunun yayılmasında Ulema'nın rolü son derece önemlidir. Devlet tarafından desteklenen ve koruma altına alınan Sufi zaviyelerinin ve Ahi loncalarının hoşgörünün yayılmasında önemli payı vardı. Ayrıca, Sufi ve Ahi kuruluşları, kültürel çeşitliliğin ve sosyal uyumun yaratılmasına da katkı sağlamıştır. Bu faktörler, farklı kültürlerden, ırklardan ve dinlerden insanlar arasında yapılan evliliklerle de desteklendi. Büyük çoğunluğu Hanefi mezhebinden gelen Osmanlı şeriat yasaları, değişen zamana, farklı yerlere ve koşullara göre uyarlandı. Gerçekten de tüm bu faktörler, bu dönemde olağanüstü bir hoşgörü ve kültürel çeşitliliğe model oluşturmak için birleşmişti.
Dr. Abdel-Rahman Ahmed Salem
(Osmanlı Hoşgörüsü, Timaş Yayınları,
İstanbul, 2012, Bölüm İki, sf. 67-68-72.)
İslam'ın gerçek hoşgörü ruhunun yayılmasında Ulema'nın rolü son derece önemlidir. Devlet tarafından desteklenen ve koruma altına alınan Sufi zaviyelerinin ve Ahi loncalarının hoşgörünün yayılmasında önemli payı vardı. Ayrıca, Sufi ve Ahi kuruluşları, kültürel çeşitliliğin ve sosyal uyumun yaratılmasına da katkı sağlamıştır. Bu faktörler, farklı kültürlerden, ırklardan ve dinlerden insanlar arasında yapılan evliliklerle de desteklendi. Büyük çoğunluğu Hanefi mezhebinden gelen Osmanlı şeriat yasaları, değişen zamana, farklı yerlere ve koşullara göre uyarlandı. Gerçekten de tüm bu faktörler, bu dönemde olağanüstü bir hoşgörü ve kültürel çeşitliliğe model oluşturmak için birleşmişti.
Dr. Abdel-Rahman Ahmed Salem
(Osmanlı Hoşgörüsü, Timaş Yayınları,
İstanbul, 2012, Bölüm İki, sf. 67-68-72.)