5 Haziran 2010 Cumartesi

27 Mayıs Darbesi Kronolojisi ve Yassıada Duruşmaları

1 Mayıs'ta sokağa çıkma yasağıyla başlayan süreç 27 Mayıs'ta darbeyle ve darbe ardından gelen Yassıada duruşmalarıyla sürdü. 592 sanıktan 288'i için idam istendi. 15 sanık idam cezası alırken, 31'i müebbetle cezalandırıldı.

27 Mayıs darbesi, 1950'de iktidara gelen Demokrat Parti'nin (DP) Türkiye'yi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü gerekçesi ile Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bir grup subayın 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine tamamıyla el koyması sonucu gerçekleşen darbedir.

1950'den itibaren seçimleri düzenli olarak kazanan DP, 10 yıl boyunca iktidarda kaldı. Bu süreçte, erken seçim ve yoğun muhalefete rağmen, Adnan Menderes'in başbakanlığında kurulan son hükümet; 27 Mayıs 1960'ta ordunun yönetime el koymasıyla devrildi.

1961'de, Yassıada'da kurulan askeri mahkemede yargılanan Menderes, Zorlu ve Polatkan idam edildi. Menderes'in yönetimindeki DP'nin iktidarı sırasında 1955'te gerçekleşen, 6-7 Eylül olayları da yaşandı. 27 Mayıs sabahı gerçekleşen darbenin kısa kronolojisi:

1 Mayıs'taki sokağa çıkma yasağı nedeniyle evlerinde kalan İstanbullara rağmen, dışarıda iki protesto gösterisi düzenlendi. Başbakan Menderes, radyodan bir açıklama yaparak "Memleketimiz ne bir ihtilal karşısındadır, ne de ihtilalin sözde haklı sebepleri bu ülkede mevcuttur" dedi. Bunalımın aşılması için cumhurbaşkanının istifasını isteyen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel'e iki ay zorunlu izin verildi ve izin sonunda emekliye ayrılacağı bildirildi.

5 Mayıs'ta Ankara Kızılay Meydanı'nda üniversite gençliği büyük bir protesto gösterisi düzenledi. Göstericilere hitap etmek isteyen Menderes itilip kakıldı.

6 Mayıs'ta İsmet İnönü NATO ülkeleri gazetecileriyle bir basın toplantısı düzenledi ve serbest seçimle iktidarın değişmesini istedi. Bu sırada gezilerine devam eden Adnan Menderes 15 Mayıs'ta İzmir'de, 17 Mayıs'ta Manisa'da konuştu.

21 Mayıs'ta Harp Okulu öğrencileri sessiz bir yürüyüş gerçekleştirdi. Bunun üzerine, Menderes, Yunanistan gezisini iptal etti.

22 Mayıs'ta Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı haberleşmeye sansür koydu. Gece 20:00'den sabah 05:00'e kadar sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

24 Mayıs günü muhalefet meclisi terk etti ve mecliste konuşmalar yasaklandı.

Ülkenin içinde bulunduğu durumu açıklamak için yurt genelinde gezilere çıkan Menderes, 25 Mayıs'ta Eskişehir'de bir açıklama yaptı. Tahkikat Komisyonu'nun üç ay sürecek çalışmasını kısa sürede bitireceğini belirtti. Tahkikat Komisyonu, Nisan 1960'da oluşturuldu ve mecliste İsmet İnönü'nün kuvvetli tepkisiyle karşılaştı.

Komisyon üyeleri, askeri adli amirler ile sorgu ve sulh hakimlerine verilen yetkilerin tamamına sahip olarak, soruşturmanın yürütülmesi için her türlü yayını yasaklama hakkına sahipti. Soruşturmaya itiraz edenlerin hapis cezasıyla cezalandırılmasını öngören komisyon, Menderes'in çalışmalarını erken bitireceğini açıkladığı komisyon. (Aynı komisyon üyeleri, darbe sonrası Bakanlar kurulu üyeleriyle birlikte Harp Okulu'na götürüldü. Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun da gözetim alındı.)

27 Mayıs günü Menderes Kütahya yolunda tutuklandı ve Ankara'ya getirildi.
Ordu yönetime el koydu!

27 Mayıs saat 04:36'da Ankara Radyosu'ndan yapılan bir anonsla ordunun yönetime el koyduğu bildirildi. Başlangıçta kısa bir süre belirsizlik olsa da, bir süre sonra ihtilalcilerin İstanbul ve Ankara'da yönetime el koydukları anlaşıldı.

Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve o sırada Eskişehir'den Kütahya'ya geçen Başbakan Menderes gözaltına alındı. Girişimin lideri ilan edilen Orgeneral Cemal Gürsel, saat 16:00'da radyoya bir açıklamada daha bulundu ve ihtilal süresince meclis yerine yasama organı şeklinde çalışması için kurulan Milli Birlik Komitesi'nin üyelerini açıkladı. Yeni bir anayasa hazırlanması istedi.

28 Mayıs'ta Milli Birlik Hükümeti kuruldu.

30 Mayıs'ta İçişleri Bakanı Namık Gedik intihar etti.
Yassıada duruşmaları

Ekim 1960'ta başlayan Yassıada duruşmalarında, Demokrat Parti yöneticileri yargılanmaya başladı. 14 Ekim'de gerçekleşen ilk davada konuşan Adnan Menderes'in ardından öğleden sonra gerçekleşen celsede konuşan eski cumhurbaşkanı Celal Bayar, Afganistan kralının kendisine görevi sırasında hediye ettiği Afgan tazısını bin liraya bir iktisadi devlet teşebbüsüne neden sattığını açıkladı.

Sebep olarak "çeşme yaptırmasını" gösteren Bayar'ın davası, anayasayı ihlal davasına bağlandı. Bayar ayrıca, Kurtuluş Savaşı'ndan kaçmak ve İstanbul'daki 6-7 Eylül olaylarından sorumlu tutularak, Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü ve eski İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay'la birlikte yargılandı. Gizli yapılmasına karar verilen bu dava sonunda ilk celse tamamlandı.

31 Ekim'deki duruşma "bebek davası"yla başladı. Eski başbakan Menderes'in soprano Aynur Aydan'la olan ilişkisinden doğan gayri meşru bebeğin, doğumdan hemen sonra ölümüyle ilgili olan davada, doktorlar çocuğun erken doğduğu için yaşayamadığını belirtti. Davalar sürerken Milli Birlik komitesi tasfiye edildi ve İkinci Gürsel Hükümeti kuruldu.
İdam kararları

Bu sırada Yassıada duruşmalarına, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı İnönü'ye Topkapı olayları sırasında düzenlenen suikast girişimi davasıyla devam edildi. Dava sonunda, anayasa ihlaliyle suçlanan Celal Bayar ve Adnan Menderes'in de aralarında bulunduğu 15 kişinin idamı istendi. Duruşmalar sırasında kalp krizi geçiren Lütfi Kırdar öldü.

14 Ekim 1960'ta başlayan Yassıada davaları, 15 Eylül 1961'de karara bağlandı ve toplam 19 dosyada toplanan davalar anayasayı ihlal davasıyla birleştirildi. 592 sanıktan 288'i için idam istendi. 15 sanık idam cezası alırken, 31'i müebbetle cezalandırıldı. 418 sanıkta çeşitli cezalara çarptırıldı. Menderes, intihara kalkıştı. Cezaları onaylanan Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül günü sabaha karşı idam edildi. 17 Eylül'de, de Adnan Menderes İmralı adasında idam edildi.

İdamların ardından, Ekim ayında seçimler yapılır ve ordu müdahalesiyle Cemal Gürsel cumhurbaşkanı seçilir. Kasım ayında da, CHP-AP koalisyonu kurulur. Böylelikle on yıl boyunca iktidarda kalan Demokrat Parti'li Menderes yönetimi, Türkiye tarihinin ilk askeri müdahalesi sayılan 27 Mayıs ihtilaliyle devrilmiş olur. İdam kararları tarihe, Türkiye demokrasinin bir utancı olarak geçerken, İngiltere Kraliçesi ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Kennedy'in idamları önleme çabaları da sonuçsuz kalır. (YK/GG)

* Bilgileri, Radikal'in "Demokrasinin 50 Yılı Ansiklopedisi"nden (1945-1995, Cilt 1) derledik

http://www.bianet.org/bianet/siyaset/107229-27-mayis-darbesi-kronolojisi-ve-yassiada-durusmalari

27 Mayıs'ın hesabı

Bugün, 27 Mayıs'ın 50. yılını idrak etmiyoruz; tam yarım asrın hesabını görüyoruz. Türkiye 50 yıl önce bugün bir gasp olayına sahne oldu.

38 subay bir çete kurup önce bize ait olan devlet iktidarını, sonra onurumuzu ve hukuk içinde yaşama güvencemizi gasp ettiler. Bizi, silahla tanzim edilen bir eşkıya düzeninin içinde yaşamaya mahkûm ettiler. Bugün bu 50 yıllık düzenin tasfiyesi ile uğraşıyoruz. Bu yüzden bir yıldönümü idrak etmenin ötesinde bir hesaplaşmayı bitiriyoruz.

12 Eylül darbesi olduğunda, olan biteni idrak edecek olanlar bugün asgari 45 yaşındalar. 27 Mayıs darbesi için bu yaşı 20 yıl daha ileri almak lâzım. Uğradığımız kazaları, başımıza gelen belaları yeni nesle anlatmak gerekiyor. Bu hesaplaşmayı gelecek nesiller adına yapmak zorundayız.

27 Mayıs sabahı, 38 düşük rütbeli subay, kendi aralarında planladıkları darbeyi icra ettiler. Kritik mevzileri ellerindeki asker ve silahlarla ele geçirdiler. Önce orduyu ele geçirmek için komuta kademesini etkisiz hale getirdiler. Sonra tek tek cumhurbaşkanını ve hükümet üyelerini tutukladılar. 235 generali ve 3000 civarında subayı emekliye sevk ederek, orduyu kontrol altına aldılar. Çevrelerinde devlet kurumlarının ve özel sektörün içinden bir çıkar şebekesi oluşturdular. Yüksek yargıyı elden geçirip hukuka bağlı bütün yüksek yargıçların görevlerine son verdiler. Kendilerine dalkavukluk eden profesör takımına üniversiteyi teslim edip, bilim onuruna sahip olanları üniversitelerden uzaklaştırdılar. Sermaye sınıfı içinde müttefikler buldular. Medyayı kendilerine payanda yaptılar. CHP'ye siyasî uzantıları olarak baktılar.

Sonra ele geçirdikleri iktidarı hem kendileri hem de yandaşları için kalıcı hale getirecek bir düzen tesis ettiler. "II. Cumhuriyet" adıyla yeni bir cumhuriyet kurduklarını ilan ettiler. Halkın seçtiği iktidarları etkisiz ve mecalsiz bırakacak bir anayasa ve yargı düzeni oluşturdular. Bunun için hukuku tepetaklak hale getirdiler. Demokrasiyi delik deşik ederek, halkın tercihlerini peşinen itibarsızlaştırdılar. Bu kadar akıl ve mantık dışı, insan onuruna, halkın irfanına bu kadar aykırı bir düzeni kalıcı kılmak için aka kara dediler, bir toplumu bir arada barış içinde yaşatan her değeri ayaklar altına alıp çiğnediler. Halka küfrettiler, inançlarını aşağıladılar. Aşına, işine göz koydular. İçine girip saklandıkları her kuytu köşeyi dokunulmaz kıldılar.

Bu milletin asaletini, sabrını ve tahammülünü sonuna kadar zorladılar. Yüzlerce yıllık devlet terbiyesine sahip bir halkı, ilkel bir kabile devletinin keyfiliğine ve zorbalığına mahkûm ettiler. Zor sınavlardan alnının akı ile çıkmış bu aziz milleti kültürsüzlüğe, ilkelliğe mecbur kıldılar. Bütün toplumsal dengeleri altüst ettiler. Sonrasında Türkiye'yi bu zorba düzeni devam ettirebilmek için bir kardeş kavgasının içine sürüklediler.

Bu muamelelerin hiçbirini hak etmedik. Bu kadar ilkelliğe ve zorbalığa layık değildik. Ama oldu. Bir kazaya kurban gittik.

Türkiye'nin 50 yıl boyunca yanlış giden her şeyi, tökezlemeleri ve kaybettikleri 27 Mayıs darbesinin eseridir. Bu 50 yılı değerlendirirken, darbe düzeninin bütün olumsuzluklarına ve engellemelerine rağmen halkın başardıklarına saygı ve hayranlıkla bakmak gerekir.

27 Mayıs'ın üzerinden tam 50 yıl geçti. Ve biz bugün hâlâ 27 Mayıs darbesini yapanların tepetaklak ettiği her şeyi yerli yerine yerleştirmekle uğraşıyoruz. Devlete olan güveni yeniden tesis etmek, hukuku tesis etmek ve 72 milyonun eşit ve onurlu vatandaşlar olarak yaşamasını temin etmek, bu düzenin bütün bakiyelerinden kurtulmakla mümkün.

Türkiye 50 yıl önce bir kazaya uğradı. Bir felakete tanık oldu. Bu 50 yıl zor geçti. Sırf bu darbecilerin düzenini sürdürebilmek için çok acıya, çok cefaya tanık oldu. Tecrübe bir milletlin hayatında en değerli şey. Bugün başına çorap örenlerinden hakkından gelecek gücümüz var.

50 yılın sonunda, geriye dönüp bakıp söyleyeceğimiz şu: Biz bu hesabı gördük. 27 Mayıs darbesini yapanlar tarih huzurunda mahkûm edildiler. m.turkone@zaman.com.tr

27 Mayıs 2010, Perşembe