Giovanni Mocenigo |
Kaptan, Ducale Sarayı'na gidince, Düka'nın Signoria'da toplantıda olduğunu söylediler, ama o toplantı salonuna dalıp haykırdı: "Grande Aquila e morte!" (Büyük Kartal öldü!). Mektubu okuyan Düka, San Marco çan kulesindeki maragona'nın (Venedik halkına saat başlarını, bir dükanın ölümünü, bir de düşman filosunun göründüğünü duyuran) büyük çanın çalınmasını emretti. O gün marangona ilk kez iyi bir haber veriyordu; az sonra bütün Venedik olağanüstü bir coşkuyla, Büyük Türk'ün ölümünü kutlama girişti. Düka'nın Roma'ya yolladığı ulaktan haberi öğrenen Papa, Tiber kıyısındaki muhteşem papalık şatosu Castel Sant Angelo'nun toplarını ateşletti. Kilise çanları halka müjdeyi vermek için bir ağızdan çalıyordu; Papa, kardinallerini ve bütün elçileri peşine takıp törenle Santa Maria del Popolo kilisesine yollandı. Gece olunca Roma, göz kamaştırıcı bir havai fişek gösterisiyle aydınlandı; kentin her yanında şenlik ateşleri yakıldı, şükran ayinleri düzenlendi; kutlamalar tam üç gün sürdü. Büyük Türk'ün dünyadan göçtüğü haberi yayıldıkça, aynı sahne bütün İtalya'da ve Kuzey Avrupa'da da yinelendi. Venedikli tarihçi Giovanni Sagredo, iki yüzyıl sonra şu yorumda bulunuyor: "Ölümün bu ateşli, hırslı, yenilmez barbarı nihayet durdurmuş olması, hem İtalya hem de bütün Hıristiyan dünyası için büyük bir şanstı."
Pierre d'Aubusson |
Ama Mehmet'in ölüm haberi, hiçbir yerde Rodos'taki kadar büyük bir sevinçle karşılanmadı. 31 Mayıs'ta, saray kâtibi ve yardımcı şansölye Guillaume Caoursin, sağ kalabilen şövalyelerle Büyük Üstat Pierre d'Aubusson'dan oluşan bir topluluğun karşısında "De Morte Magni Turchi" (Büyük Türk'ün Ölümü) başlıklı bir söylev verdi. Caoursini "ikinci Lucifer, ikinci Muhammed, ikinci İsa düşmanı"
dediği Mehmet'in ölümünden duyduğu mutluluğu, coşkuyu dile getirirken,
doğanın da afetlerle, sıradışı olaylarla Büyük Türk'ün ölümünü dünyaya
ilan ettiğini öne sürüyordu:
"Son nefesini vermek üzereyken, Asya, Rodos ve civar adalarda depremler meydana geldi; bunlardan özellikle iki tanesi öyle şiddetli, öyle korkunçtu ki, pek çok şatoyu, kaleyi ve sarayı yerle bir etti."
Caoursin'e göre bunlar, eşi görülmedik, canavarca suçlar işleyen birinin kokuşmuş cesedini kabul etmek istemeyen toprağın verdiği yıkıcı tepkilerdi: "(Cesedin) saçtığı koku öyle güçlü, toprağın derinliklerindeki öfke infilakları öyle müthişti ki, yeryüzünü tam yedi kez amansız sarsıntılarıyla salladı ve denizin kabarıp taşmasına neden oldu."
John Freely
(Cem Sultan, Rönesans Avrupa'sında Tutsak Bir Şehzade,
Everest Yayınları, Eylül 2012, sf.28-29.)