(Antep (Ayıntap) Protestan Okulu)İkinci
Meşrutiyet sonrası, İttihat ve Terakki hükümeti zamanında ortaya çıkan
uygulamalardan birisi de misyonerlere mülk satışının ve devrinin serbest
bırakılması idi. Bu satışlarla ilgili en çok infial uyandıran konuların
başında da Amerikalı misyonerlerin bazı vakıf arazilerini satın
almasına ya da uzun süreli kiralamasına karşı, Meşrutiyet sonrası
yönetimin hiç ses çıkarmaması, hatta açıkça vakıf arazilerinin satışına
ya da kiralanmasına bile bile izin vermesi gelir.
Bu hususta ilk örneklerden birisi İstanbul’da yaşanmıştı.
İstanbul
Rumelihisarı’nda Bebek Kayalar semtinde Robert Kolej’e bitişik
Reisülküttap Mustafa Efendi Vakfı’na ait yirmi bin sekiz yüz yetmiş zira
tarla; Amerikalı Dr. Caleb F. Gates tarafından satın alınarak, 23
Nisan 1911’de Robert Kolej’e verilmiş ve bu tapu İttihat ve Terakki
Hükümeti tarafından da tasdik edilmişti.Reisülküttap Mustafa Efendi Vakfı;
Sultan Birinci Mahmud devri reisülküttaplarından
Mustafa Efendi’nin
İstanbul Langa’da Hacı Ferhad Mahallesi’nde yaptırdığı Darü’l-Hadis ve
muallim mektebini yaşatmak için kurduğu büyük ve önemli bir vakıftı.
Kitaba
da çok düşkün olan Mustafa Efendi, bütün kitaplarını bu vakfa
bağışlamış, hatta bir kütüphane açmaya niyetlendiyse de buna ömrü
yetmemiş, 1749 yılında vefat etmişti.
Ancak Mustafa Efendi,
ölmeden önce yaptırmayı düşündüğü bu kütüphanenin iki dersiam, bir
şeyhü’l-kurra ve iki hafız-ı kütüpten oluşan kadrosunu hazırlamış, hatta
bunları geçici olarak Valide ve Mahmud Paşa Camilerinde vazifeye bile
başlatmıştı. Mustafa Efendi’nin oğlu,
Sultan Üçüncü Selim devri şeyhülislâmlarından
Mustafa Âşir Efendi;
babasının bu arzusunu yerine getirmek için onun ölümünden tam 51 yıl
sonra belirtilen yerde bir kütüphane binası yaptırmış ve kendi adıyla
anılan “
Mustafa Âşir Efendi Kütüphanesi”ni kurmuştu. Bu
kütüphane sadece okuyucu ve araştırıcılara hizmet vermemiş, devrin
önemli âlimlerinin hatt ve kıraat derslerine de ev sahipliği yapmıştı.
Vakfın, İstanbul ve Kastamonu’da
Reisülküttap Mustafa Efendi ile zevcesi
Emine Hanım, oğulları
Abdürrezzak Paşa,
Şeyhülislâm Mustafa Âşir Efendi,
Hacı Mehmed Hafid Efendi ve kızı
Hâfize Hanım ile aileden
Mekke Kadısı Giridî Hacı Ahmed Efendi taraflarından vakfedilmiş çok miktarda geliri vardı.
1919
sonlarında, Mütareke döneminde vakfa ait bir dükkân karakol olarak
kullanılmak üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğü 3. Şubesi tarafından kira
bile verilmeden işgal edilmişti. Bunun üzerine hem Vakıflar Müdürlüğü,
hem de vakfın mütevellisi
Mustafa Kâmi Efendi bu konuda ya
karakolu oradan çıkartmak ya da kira alabilmek için Hükümet nezdinde
girişimlerde bulunmuşlardı. Hükümet ise ancak 25 Nisan 1921’de,
yaklaşık iki yıl sonra karakolun kirasını ödemeye karar vermişti.
Kısacası vakıf Amerikalılara satıldığında sahipsiz kalmıştı.
Merzifon’da MisyonerlerVakıflarla
ilgili benzer gelişmeler Merzifon, Konya, İzmit-Bahçecik ve Maraş’ta da
yaşanmıştı. Merzifon’da 1855’te personelinin maaşını ödeyemediği
gerekçesi ile Çelebi Sultan Mehmed Han Vakfı Mütevellisi vakfa ait üç
hamamı satmıştı. Ardından Merzifon merkezde olan,
Çelebi Mehmed
eseri iki cami, bir medrese ve Devlet Hatun Zaviyesi’nin masraflarını
karşılayan vakıf yeniden zor durumda kalmıştı. Bu kez de vakfın küçük
bir kısmı komşu arsanın sahibi Ermeni Manil’e satılmış, ondan da kızı
Serpohi’ye miras kalmıştı.
Ekim 1869’da Serpohi bu mülkü Amerikan
Papaz Okulu yapmak üzere Merzifon’a gelen Amerikalı misyonerlere satmak
istemişti. Ancak devlet burasının bir bölümünün vakıf olduğunu satış
sırasında öğrenmiş ve buranın yıllık 300 kuruş kira ile American Board
Misyonerlik Örgütü adına arsayı satın almaya gelen ve daha sonra Robert
Kolej’in kurucusu olan
Cyrus Hamlin’e -
üzerine bir mektep yapmak üzere-
uzun süreli olarak kiralanmasına karar verilmişti. Buraya yapılacak üç
katlı kâgir okul binasının uzunluğu ve eni 31,5 metre ve yüksekliği de
15 metreyi geçmeyecekti.
Sultan İkinci Abdülhamid her
zaman Merzifon’daki Amerikan misyonerlik faaliyetlerini engellemek
istemiştir. Özellikle kolejin 1894-1896 Ermeni olaylarındaki önemli rolü
sultanı daha çok kızdırmıştı. Kolej öğretmenlerinden Tomayan ve Kayayan
tutuklanmış, kolej binası halk tarafından yakılmıştı. Sultan, 19 Nisan
1895 tarihli bir iradesinde hükümetten acilen “
Merzifon’daki
Amerikan Mektebi’nin hangi zatın zamanında ve kimin ruhsatıyla açılmış
olduğunun, ne kadar öğrencisi bulunduğunun, okulda Müslüman talebe olup
olmadığının, varsa miktarının ne kadar olduğunun” araştırılarak arzını istiyordu.
Sultan,
kolejin özellikle Ermeni komitacılar yetiştirmekte olduğu konusundaki
istihbaratları çok ciddiye almış, bunun için kolejin yanına bir karakol
yapılmış ve maarif müfettişlerince kolej sürekli teftiş edilmişti. Bu
arada gümrük görevlilerinden de Merzifon Amerikan Koleji’ne gelen eşya,
yazı ve kitapların daha sıkı bir şekilde kontrol edilmesi talep edilmiş,
kolejde olup bitenlerle ilgili, bazı öğrencilerden muhbir olarak
yararlanılmak istenmiştir. Ayrıca 19 Temmuz 1904’te Merzifon’daki
Amerikan Koleji’nin Merzifon ve çevresine yönelik zararlı etkilerini
sınırlandırmak için Merzifon’da bir idadi mektebi (
lise) açma kararı alınmıştı.
Bu
arada kolejin mülk alma girişimleri İkinci Abdülhamid Han devrinde de
devam etmiş, Temmuz 1893’te Merzifon’da okul öğretmenlerinden
Papaz Dr. Malcome’un
tasarrufunda bulunan arsanın Amerikan Misyonerleri Mektebi namına satış
muamelesine, mahzurlarından dolayı izin verilmemişti. Aralık 1899
sonrasındaki bütün teşebbüslere rağmen Merzifon Amerikan Mektebi’ne
bitişik, üç Müslüman kadına ait olan arazi, “
bu arazinin sonradan mektebe satılarak genişletileceği endişesiyle” alıcısı olan Ermeni Katolik cemaatinden
Bedrosyan Agop’a satılmamıştır.
Misyoner Dostu Meşrutiyet Devriİkinci
Meşrutiyet sonrası durum misyonerlerin lehine değişmişti. Merzifon’da
Çelebi Sultan Mehmed Han Vakfı’na ait olarak misyonerlerce kullanılan
arazinin büyük kısmı
Amerikalı Misyoner Charles Johns tarafından
kiralanarak hastane yapılmak üzere 18 Ocak 1911’de American Board’a
verilmiş ve bu sözleşme İttihat ve Terakki Hükümeti tarafından da hemen
onaylanmıştı. Misyoner Charles Johns’un ilk olarak 5 Ocak 1911’de
Merzifon Çelebi Sultan Mehmed Han Vakfı’nın mutasarrıf olduğu mahalde
American Board Misyonerler Şirketi adına hastane inşası için ruhsat
talebi olmuş, bu talep 13 gün sonra Bakanlar Kurulu’nun olur kararı ile
hızlı bir şekilde neticelendirilmişti. Bundan sonra 18 Ocak 1911’de
Bakanlar Kurulu tarafından ikinci bir ruhsat verilerek bu kez; Merzifon
Çelebi Sultan Mehmed Han Vakfı’na ait 19 dönüm (
11.472 metrekare)
iki adet tarlanın kira ile Charles Johns’a tahsisi yapılmıştı.
Misyonerler verdikleri dilekçede 19 dönümlük bu geniş arazinin 945
metrekaresini hastane inşası için kullanacaklarını, kalan yerlerin bir
kısmının ihtiyaçlarına yetmeyen yetimhanenin, Kız Okulu’nun, Hayat
Mektebi’nin ve hasta muayene odalarının yeniden yapımında
kullanılacağını belirtmişlerdir.
Ayrıca artan araziyi de
hastanenin bahçesi olarak kullanacaklarını ve arsanın etrafını da
duvarla çevireceklerini vurgulamışlardır. Bir de kendilerinden emlak
vergisi alınmamasını, buna karşılık 55.000 kuruş kıymetindeki 17
dönümlük bölümün binde onu (
10/1000) oranında vakıf kirasını
muntazaman ödeyeceklerini bildirmişlerdi. 18 Ocak 1911 tarihli Bakanlar
Kurulu kararı; bir başka deyişle Sadrazamın mührünün, Şeyhülislam ile
Adliye, Hariciye, Evkaf, Bahriye, Maarif ve Ticaret Nazırlarının
imzalarının olduğu bir kararla bu ecdat yadigârı vakıf da Amerikalı
misyonerlere kiralanmıştı. İşin acı yanı, devlet yöneticilerinin bu
kararı, maalesef buranın vakıf olduğunu bile bile almış olmalarıdır.
Ayrıca Merzifon Amerikan Koleji öğretmenleri için lojman yapılmasına
izin verilen 62.000 kuruş değerindeki 13,5 dönümlük daha kıymetli kalan
bölümden de vakfa 10/1000 nispetinde kira alınması söz konusu olmuş,
ancak buradaki Amerikalı öğretmenlerden kurumun kira almaması sebebiyle,
-
eğitime destek için- hükümet bundan vazgeçmiştir.
Amasya’da valilik yapan
Çelebi Sultan Mehmed,
1411 yılında Medrese Önü Camii diye bilinen, Selçuklu geleneğine uygun,
ahşap sütunlu bir cami yaptırmış, yine aynı yıl onun emriyle caminin
kuzeyine bir de medrese inşa edilmişti. Çelebi Mehmed, Merzifon’daki
bazı büyük mülkleri de cami ve medresenin asırlarca hizmet vermesi için
vakfetmişti.
Vakfın bir başka vazifesi de Merzifon ve Tokat’ta
bulunan bağ ve bahçelerin sulanması idi. Vakıf asırlarca bu konuda
hizmet vermiş, hatta Merzifon’daki Piri Baba Dergâhı’nın tarlalarına da
bu vakfın hayratından su verilmişti. Ancak vakıf gittikçe çalışamaz
hâle gelmişti. 1893’te Merzifon’da Ermeni isyanı sebebi ile 4. Redif
Taburu burada tutulmuş ve bu askerler başta cami olmak üzere Çelebi
Mehmed Han Vakfı’na yerleştirilmişlerdi. 1899’da bölgeyi teftişe gelen
Şakir Paşa’nın
30 Mayıs 1899 tarihinde Mabeyne, Merzifon Kaymakamına, Amasya
Mutasarrıfına, Evkaf Müdüriyetine yeniden ihyası için acil notu ile
yazdığına göre bu sırada vakfın “
bir bölümü askeriyenin işgalinde ve bir bölümü de harap vaziyette”
idi. Şakir Paşa, vazifelilerden Merzifon’da asker işgalinde ve harap
vaziyette bulunan Çelebi Mehmed Vakfı ile iki caminin bir an önce
tamirini ve yenilenmesini talep etmişti. Misyonerler de bu harap
durumdan istifade ederek burayı işgal etmeyi başarmışlardı.
Konya’da Mevlana Vakfı’nın Başına GelenlerKonya’da ise Halep Mevlevihanesi eski şeyhi
Amil Çelebi’nin oğlu
Tahir Çelebi ve damadı
Ferid Efendi,
Hz. Mevlana
sülalesine ait bir vakıf malını misyonerlere satmıştı. Osmanlı Devleti
asırlarca Hz. Mevlana ve Mevlevîlikle ilgili kurulan vakıflar ve yapılan
temliklere ayrıcalık tanıyarak, bu taşınmazların tamamına “
Celâliye Vakıfları” adını vermişti. Altı asırlık Osmanlı devrinde dördü “
guzât” ve dördü de “
eizze”
olmak üzere sadece sekiz mübarek şahsiyet adına kurulan vakıflardan
biri de Hz. Mevlâna adına kurulmuştur. Müstesna evkaf olarak
vasıflandırılan bu vakıflar; hükümetin ve evkaf idarelerinin müdahalesi
olmadan, doğrudan doğruya hususî mütevellileri tarafından serbestçe
idare ediliyorlardı.
Eizze vakıfları; manevi yönden toplum
üzerinde geniş nüfuza sahip, yetişkinlerin eğitiminde tekke ve zaviyeler
yoluyla müessir rol oynayan,
Mevlâna Celâleddin-i Rumî gibi din
ve tarikat büyüklerine tahsis edilmiş toprakların veya bu kişi ve
ahfadının özel mülkleri olan gayrimenkullerin vakıflaştırılması
suretiyle ortaya çıkıyordu. Bunlardan
Abdulkadir-i Geylani Hazretlerinin Vakfı Bağdat ve Musul; Hz. Mevlâna Celâleddin Vakfı Konya ve çevresi;
Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinin Vakfı Ankara ve Kırşehir;
Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin Vakfı ise Ankara-Konya arasında bulunuyordu.
İşte
Çelebi ailesinin misyonerlere sattığı arazi böyle bir arazi idi. Meram
Yeniyol’da Yüksek Mezarlık mevkiinde bulunan bu 10 dönümlük araziyi
Mayıs 1911’de fiyatının nerede ise iki katına o günlerde Konya’da bir
Amerikan Hastahanesi kurmuş olan Amerikalı misyoner D. William Dodd
satın almıştı. Ancak başta Konya Babalık Gazetesi olmak üzere halkın
tepkisi karşısında kendilerinin, arsalarını Kayserili Lazari Usta’ya,
onun da Amerikalı misyonerlere sattığını ileri sürmüşlerdi. Ancak
gariban Lazari Usta’nın bu çok pahalı -bedelinin iki katına- satılan
arsaları alacak parayı nereden ve kimlerden bulduğunu bir türlü
açıklayamamışlardı. Âmil Çelebi ailesi ise bu satışa gerekçe olarak,
çektikleri “rızık sıkıntısını” göstermişti.
Halep Mevlevihanesi
postnişini olarak refah içinde yaşayan Çelebi Efendi, “Mevlevihane’nin
akarını çarçur ettiği ve kendi çıkarına kullandığı” suçlaması ile uzun
araştırmalardan sonra 31 Ocak 1906’da pek de alışılagelmedik bir
uygulama ve gerekçe ile görevinden azledilmişti. Sultan İkinci
Abdülhamid onun “malî sıkıntı çektiği” gerekçesi ile görevine iade
talebini de ısrarla reddetmişti.
İkinci Meşrutiyet sonrasında
Çelebi, yeni iktidardan da benzer isteğini sürdürmüş, ancak Halep’ten
gelen tepkiler ve önceki dosyası nedeni ile onun bu isteği birçok kez
reddedilmişti. Daha sonra Konya’daki Postnişin Abdülhalim Efendi’nin
azli ve yerine Veled Çelebi’nin tayini ile şartlar aniden değişmişti.
Çünkü yeni postnişin Veled Çelebi; Konya’da kendine olan tepkileri
azaltmak ve postnişinler arasında sevilen bir kişi olan Âmil Çelebi’nin
desteğini alabilmek için -hakkındaki bütün delil ve iddiaları bir kenara
bırakarak- İstanbul’a “Âmil Çelebi’nin güzel evsaf ve ahlakından
bahisle Meclis-i A‘yan azalığına yahut münasip bir memuriyete tayini
hakkında” Konya eşrafına ve bazı çelebilere de imzalattığı bir yazı
göndermişti. Bunun üzerine Nisan 1911’de tekrar eski görevine tayin
edilmiş, ancak Halep’teki postnişin Şeyh Sadeddin Efendi ona bu görevi
Veled Çelebi’nin çektiği sert bir telgraftan sonra devretmişti.
İzmit-Bahçecik’te
Kanadalı olduğu için İngiliz vatandaşı da olan American Board
temsilcisi ve “Bardezag High School” adlı meşhur okulun müdürü, Y. M. C.
A.’nın Türkiye’deki ilk genel sekreteri Lawson P. Chambers’in babası
Robert Chambers, Bahçecik kasabasında Halil Paşa Vakfı’ndan daha önce
gayrı resmi olarak satın aldığı dut bahçesini 18 Haziran 1907’de ipek
üretimi için “böcekhaneye” çevirmek istemiş, kendisine bu izin
verilmemiş, konunun araştırılacağı söylenmişti. Böylece iş sürüncemeye
bırakılmıştı. Ancak diğer vakıflarla ilgili bu gelişmeleri duyan
Chambers 9 Nisan 1913’te konu ile ilgili yeniden Osmanlı Hükümeti’ne
müracaat etmişti. Bu kez cevap jet hızı ile gelmişti. 20 Nisan 1913’te
Osmanlı Hükümeti, ipekhanenin çalışma düzeni ile ilgili bazı özel
şartlar koyarak Chambers’in isteğini olumlu karşılamıştı. Böylece
Bahçecik’teki Halil Paşa Vakfı da resmen Amerikalı misyonerler
tarafından ele geçirilmişti.
Vezir-i Azam Halil Paşa adına
yapılan ve daha sonra Üsküdar’da Aziz Mahmud Hüdai Vakfı’na ilhak edilen
bu vakfın Bahçecik’teki bağları 1857’de aynı köyde yaşayan Atinos oğlu
Ohannes adlı gayrimüslime geçmiş , muhtemelen de onun varislerinden
gayrı resmî olarak misyoner Chambers tarafından satın alınmıştı.
Maraş’ta
da Dulkadiroğulları hükümdarlarından Alâeddin Devle Bey adına
yaptırılan ve Alaüddevle Cami-i Kebiri , Beğtuniye Camii ve Medresesi ,
İklime Hatun Mescidi , Taş Medrese , Nebeviye İmareti ve Medresesi,
Mektûbe Medresesi Seyyid Mazlum Zaviyesi gibi Kahramanmaraş’ın kültür
tarihi açısından temel taşı olan birçok cami, medrese ve zaviyenin
bânîsi Alâeddin Devle Vakfı’na ait ve Maraş Amerikan Kız Mektebi’ne
bitişik büyük bir vakıf arazisi ve konak önce Maraş Amerikan Kız
Koleji’nin İngiliz Müdürü Misyoner Mekalim tarafından eski Maraş
Mutasarrıfı Dede Paşa’dan satın alınmıştı. Dede Paşa Konağı Eylül
1899’larda bir süre Maraş Amerikan Mektebi’nin yetim öğrencileri için
yurt olarak kullanılmış, Sultan İkinci Abdülhamid kolejin akıbetini
yakından izlemişti.
Fakat İkinci Meşrutiyet sonrası durum
değişmiş, konak ve geniş arazisi 2 Aralık 1913’te üzerinde Amerikan Kız
Koleji için “bir musiki binası inşası” izni ile birlikte American Board
Misyonerlik Örgütü’ne devredilmişti. Böylece asırlar önce
Dulkadiroğulları hükümdarlarından Alâeddin Devle Bey adına yaptırılan
çok önemli bir vakıf American Board Misyonerlik Örgütü’ne peşkeş
çekilmişti.
Ahmet Uçar
(
Yedikıta Dergisi, 40. Sayı, Aralık 2011)
Kaynaklar:
BOA, BEO. 1240/ 92933, 3885/291358; 2378/178348; 1624/121750,
2753/206453, 3856/289178, 3875/ 290578, 3080/230965, 4163/312185; İ.HR.
425/ 1329/R-08; C.MF. 6/281, 35/1279, 140/6966, 150/7494, 180/8959,
253/12863; EV.HMH.d. 8532; EV.HMH.d. 8144, 8225, 8273, 8274, 8532,
8725; HAT. 1414/ 57765; DH.HMŞ. 32/13; 31/38, 4/1-22; DH.İ.UM. 6/2- 35;
İ.DUİT. 113/60; İ.HUS. 36/ 1312/L-066; Y.PRK.BŞK. 60/121; A.MKT.MHM.
22/50, 662/34; DH.TMIK.M. 79/19, 101/50, 113/63; 123/17, 128/37; MF.MKT.
465/6, 105/29; ŞD. 86/19, 380/1, 461/24, 1806/24; İ.MMS. 135/
1329/M-16, 172/ 1331/Z-13; DH.İD. 123/3, 160- 2/4, 163/33, 43-2/ 27; A.
MKT. UM. 377/54; Y.EE. 134/18; C.EV. 52/2586, 142/7054, 281/14322,
10/470, 107/5313; HR. MKT. 217/86; İE. EV. 31/3616, 48/5296; İ. ML. 93/
1331//Ca-07; DH.MUİ. 119/46; Y.MTV. 289/185; Gülbadi Alan, Amerikan
Board’ın Merzifon’daki Faaliyetleri ve Anadolu Koleji, Ankara 2008; Sadi
Bayram “ Merzifon Çelebi Mehmed Vakfı Üzerine Bazı Belgeler”, Prof. Dr.
Hatice Örcün Barışta’ya Armağan, Ankara 2009; Nazif Öztürk, Menşe’i ve
Tarihî Gelişimi Açısından Vakıflar, Ankara 1983; Sadi Bayram “Çelebi
Mehmed Vakfı Arazisi Üzerine Kurulan Merzifon Anatolian Koleji ve
Hastaneye Ait Bazı Belgeler”; “Yine Protestan Hastahanesi”, Babalık
Gazetesi, No: 44, 2 Haziran 1327; İsmail Erünsal “Âşir Efendi
Kütüphanesi”, DİA, 4, s.8; İstanbul 1991.