Büyük Ramses’in yaşlılığında varis seçtiği oğlu Kha erken ölünce, yerine 13. oğlu Banenre Merenptah (M.Ö. 1213-1203), 19. Sülale’nin 4. Firavunu olarak tahta çıkmıştı. Babasının Hititlerle yaptığı Kadeş Barışı’nı devam ettirmiş ve Hatti Ülkesi’nde kıtlık çıkınca yardım göndermişti.
İktidarının 5. yılında (Yıl 5, Şemu (yaz mevsimi)‘nun 3. ayı, gün 3) askeri bir sefere çıkan Merenptah, Berberi orjinli bir Libya kabilesi olan Libulara ve onların müttefiki Deniz Kavimlerine karşı zafer kazanmıştı. Bu zafer siyah granitten bir stele yazılacaktır. Stel ayrıca Kenan’daki halklara karşı kazanılan zaferlerden de söz etmektedir.
İngiliz Mısırbilimci Sir William Matthew Flinders Petrie, 1896’da Teb’de Merenptah’ın yaptırdığı Ölüler Tapınağı’nın birinci avlusunda bir stel bulur. Taş 3,18 m. yüksekliğinde ve 1,63 m. enindedir. Üzerindeki yazıt 28 satırdan oluşmaktadır. Tercüme için Alman filolog Wilhelm Spiegelberg’den yardım ister. Dikilitaş, Merneptah’ın Zafer Steli’dir.
Stelin son üç satırı Kenan Ülkesi’ndeki halklara karşı elde edilen zaferlerden bahsetmektedir. Bu steli ünlü yapan şey Antik Mısır’da, İsrail’den söz eden ilk kaynak olarak kabul edilmesidir. Spiegelberg, metinde geçen “I.si.ri.ar?”sözcüğünü aceleyle İsrail olarak tercüme eder. Bu durum bugün hala tartışma konusudur. Yazıt şöyle son bulmaktadır:
Prensler secde ederek “Barış!” diyorlar.
Kimse başını Dokuz Yay arasında yükseltmiyor.
Şimdi Tehenu (Libya) mahvoldu,
Hatti barışta;
Kenan tüm gamıyla yağmalandı:
Ashkelon fethedildi;
Gezer kuşatıldı;
Yano'am yok edildi.
İsrail çöp edildi ve tohumsuzlaştı;
Hurru, Mısır yüzünden dul oldu.
Kimse başını Dokuz Yay arasında yükseltmiyor.
Şimdi Tehenu (Libya) mahvoldu,
Hatti barışta;
Kenan tüm gamıyla yağmalandı:
Ashkelon fethedildi;
Gezer kuşatıldı;
Yano'am yok edildi.
İsrail çöp edildi ve tohumsuzlaştı;
Hurru, Mısır yüzünden dul oldu.
Lakin bizim burada ilgilendiğimiz İsrail değil, Anadolu’nun bilinen en eski adı olan Hatti Ülkesi. Bu stelde Hatti sözcüğünün Mısır hiyeroglifleriyle yazılması çok net bir şekilde görülebilmektedir. Sargon’un kurduğu ve tarihin ilk imparatorluğu olan Akkad Devleti (M.Ö. 2270-2080) kayıtlarında Anadolu’dan (URUHa-at-ti), “Hatti Ülkesi” diye söz edilir. Bu adlandırma neredeyse 1500 yıl boyunca geçerli kaldı. Bu Anadolu’nun bilinen en eski adıdır. Ve burada yaşayan insanlara da Hattiler deniyordu. Kendilerine Nesililer diyen Hititler de ülkeleri için bu adı kullandılar. 1915 yılında Bedrich Hrozny’nin Hitit Çivi Yazısı’nı çözmesinin ardından, okunan kil tabletlerde “ Hatti” sözcüğüne çok sık rastlanmasından dolayı, ilk zamanlarda, Nesililer de Hatti olarak adlandırılmıştı. Oysa bu halk bambaşka bir dil konuşuyordu.
Kavram karmaşası öyle bir boyuta gelmişti ki hatalı bir şekilde Hititler ile Hattilerin aynı kavim oldukları kabul edilerek Hattilere, Proto-Hititler ; hatta ve hatta Proto-Hattiler gibi mantık dışı adlar takıldı. Ancak araştırmalar ilerledikçe gerçek anlaşıldı ve iki halkın da farklı diller konuşan farklı uluslar olduğu tespit edildi.
Ancak “ Hitit” sözcüğü de uydurma bir addı.
Hititlerden (Geç Hititlerden) ilk bahseden kaynaklardan olan Tevrat’ta adı geçen ve Hetoğulları olarak Türkçeleştirebileceğimiz “Hittim” kavmi, İbranice’de sesli harfler olmadığı için “ht” olarak yazılıyordu. Martin Luther, Tevrat’ı Almanca’ya çevirirken bu harfleri “hethit” olarak telaffuz etmişti. Buradan yola çıkılarak Almanca Die Hethiter, İngilizce The Hittities, Fransızca Les Hittities ve İtalyanca Gli Ittiti gibi terimler uyduruldu.
Üstelik bu Tevrat bağlantısından dolayı, Hattuşa kazılarına başlanıp dilleri çözülene kadar, Hititlerin Kuzey Suriye’de yaşamış semitik bir kavim olduğu sanıldı.
Merenptah Steli’nin 26. Satırında geçen “Hatti barışta” ifadesi Kadeş Anlaşması hükümlerinin devam ettiğinin bir göstergesiydi. Burada “Hatti” sözcüğünün hiyeroglif olarak dile getirilişi şu şekildedir.
“Hatti Ülkesi” hiyeroglif dizisine eklenen “Adam” sembolü ise Hatti Ülkesi’nin Adamları’nı yani Hititleri belirtmektedir.
Kaynak: http://arkeokur.tumblr.com/