25 Mart 2018 Pazar

İstanbul'un Kaçırılan Atları

image


M.Ö. 4. yüzyılda yaşayan Yunanlı heykeltıraş Lisippos’un eseri olduklarına inanılan ve bugün Venedik’teki meşhur San Marco Kilisesi’nde sergilenen bronzdan yapılmış ‘Quadriga atları’ denen dört adet at heykeli, bir zamanlar İstanbul’da durur, Bizans’ın şimdi Sultanahmed Meydanı olan Hipodrom’unu süslerdi.
DÖRT ATLI ARABAEski Roma’da dört atın çektiği arabalara ‘Quadriga’ denirdi ve dünya sanatının en güzel Quadriga atı örnekleri Bizans’ın, daha doğrusu Doğu Roma’nın başkenti İstanbul’un hipodromunda, yani bugünün Sultanahmed Meydanı’ndaydı. M.Ö. 4. yüzyılda yaşayan Yunanlı heykeltıraş Lisippos’un eseri olduklarına inanılan, bronzdan yapılmış olan ve her biri bir mermer sütun üzerinde yükselen dört at heykeli, meydanın güzelliğine güzellik katardı.

Heykeller, Dördüncü Haçlı Seferi’ne kadar, asırlarca Hipodrom’da kaldılar. Avrupa’dan kutsal topraklara, yani Filistin taraflarına gitme bahanesiyle kopan ama yollarda aç kalan Haçlı ordusu, o zamanın Konstantinopolis’ini 1204 Nisan’ında yağma etmekten çekinmedi. Ateşe verilmiş elyazması kitapların dumanları gökyüzünü sararken, kiliselerde altından yapılmış tek bir haç bile kalmamacasına, herşey talan edildi. Şehir yeni kurulan ‘Latin İmparatorluğu’nun başkenti oldu ve İstanbul’un üzerine çöken bu kábus tam 57 sene devam etti. Bizans İmparatoru Sekizinci Mihail Paleolog, şehri 1261’de geri aldığı zaman baştan aşağı yağmalanmış bir Konstantinopolis ile karşılaştı. Haçlılar varsa toparlayıp götürmüşlerdi. Hipodrom’daki heykeller, Hristiyan azizlerinin kemikleri ve Hazreti İsa’ya ait olduğuna inanılan ve bugün Torino’da olan kefen de gidenler arasındaydı.

Ama, Quadriga atlarının macerası bu yağma ile noktalanmadı; atlar için herşey daha yeni başlıyordu ve asırlar boyunca bir memleketten ötekine taşınıp duracaklardı.

Önce, Venedik’teki bir askeri deponun önüne yerleştirildiler; daha sonra Aziz Marko Kilisesi’nin girişinin üzerine kondular ve neredeyse altı asır boyunca burada kaldılar. Derken, 1797’de Venedik’i Avusturya’ya veren Napolyon Bonapart şehirden bir hatıra almak istedi ve atları seçti. Dördünü birden Paris’e götürdü, önce Tuilleries Sarayı’nın girişine koydurdu, sonra da inşa ettirdiği meşhur ‘Zafer Takı’nın üzerine çıkarttı.

Atlar, Napolyon’dan sonra, 1815’te Venedik’e iade edildiler ve eski yerlerine, kilisenin üzerine yerleştirildiler. Aradan gene seneler geçti, Birinci Dünya Savaşı patladı ve güvenlik altında tutulmaları için Roma’ya taşındılar. Savaştan sonra geri gittilerse de kilisenin tepesindeki ikametleri gene kısa sürdü, İkinci Dünya Savaşı patladı, atlara bu defa Padua yolu göründü ve eski yerlerine, yani Aziz Marko Kilisesi’ne 1945’te dönebildiler.

İmparator Konstantin’in atları yerlerinde durmamaya, dolaşmaya alışmışlardı bir kere… 1990’da tekrar söküldüler ve bu defa kilisenin içine taşındılar. Gerekçe, hava kirliliği yüzünden artık çürümeye başlamış olmalarıydı. Sıkı bir bakımdan geçirilen Quadriga atları bugün Aziz Marko Kilisesi’ndeki salonlardan birinde teşhir ediliyorlar, aynı kilisenin tepesinde ise sahteleri duruyor.
KAynak