16 Şubat 2019 Cumartesi

Fatih Sultan Mehmed ve İtalya

İstanbul’un Fethi, sadece bir çağı kapatıp yeni bir çağ açmakla kalmadı. Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti “Konstantinopolis”, Osmanlıların taht şehri yapıldı ve Sultan II. Mehmed, “Fatih” olarak “dünyada tek devlet, tek hükümdar”  düşüncesiyle hareket etmeye başladı. Sonraki padişahlar tarafından da benimsenen bu ideal çerçevesinde yeni bir düzen, yeni bir siyaset, yeni bir bakış, devlet yönetimine hâkim olmaya başladı ve Osmanlılar imparatorluk olma sürecine girdi.  
Fatih Sultan Mehmed’in amacı, İslam ve Hıristiyan dünyası üzerinde mutlak hâkimiyet kurmaktı. Bunun için hem “gaza ve ila-yı kelimetullah” davasını üstleniyor hem de Bizans’ın fatihi sıfatıyla Doğu ve Batı Roma toprakları üzerinde tarihi hak iddia ediyordu. Çünkü Fatih, bir imparatorluk inşa etmekteydi ve kendi döneminde Eski Yunan ve Roma kültürünü onun kadar iyi bilen bir hükümdar yoktu. Nitekim döneminin yazarları, Kritovulos ve Kemalpaşazade onu: “Roma İmparatoru”, “Roma Kayzeri” olarak anmaktaydı. Tarih ve coğrafyaya olan merakıyla Helen kaynaklarını okuyup tetkik ediyor, başkentine eski Yunan heykellerini getirtiyor, Yunan-Roma Tarihi hakkında İtalyan ve Rum müşavirlerinden bilgi ediniyordu.
Fatih Sultan Mehmet, Tarihi Roma İmparatorluğu toprakları üzerindeki hak iddiasını gerçekleştirebilmek için önce Bizans’ın (Doğu Roma’nın) bakiyelerini teker teker idaresi altına almaya başladı. Başarısız olan Belgrad Kuşatması hariç tutulursa, İstanbul, Akdeniz Adaları, Sırbistan, Kırım, Arnavutluk, Eflak-Boğdan, Bosna, Mora, Karadeniz, Trabzon Rum İmparatorluğu ve Adriyatik’te Osmanlı hâkimiyetini tesis etti. Fakat “Konstantinopolis” yani İstanbul’dan sonra en büyük hedefi İtalya-Roma idi. Bu hedefe giden yolda önemli bir mevkii ancak ölümünden bir yıl önce ele geçirilebilecekti.
Gedik Ahmed Paşa, Ortanto’dan ayrıldıktan sonra artık buraya yeni kuvvetler gönderilemeyeceğini anlayan Kalibria Dukası, şehri, Napoli ve İspanya donanmasıyla muhasaraya başladı. Osmanlı kuvvetleri takviye edilemeyince 10 Eylül 1481’de Otranto’yu teslim etmek zorunda kaldı. Böylece Fatih Sultan Mehmed’in İtalya seferi sonuçsuz kalmış olsa da o zaman Hıristiyan-Batı dünyasında uyandırmış olduğu korku ve heyecan günümüze kadar etkisini sürdürdü. İtalya çizmesinin altında, Puglia eyaletinde o zamanki Napoli Krallığı’na ait “Otranto şehri” Fatih’in emriyle Gedik Ahmed Paşa tarafından fethedildi. Yaklaşık 100 parça gemiden oluşan Osmanlı donanması, 28 Temmuz 1480’de Otranto limanına girdi ve 18-20 bin civarındaki Osmanlı kuvvetleri karaya çıkarak, on dört gün süren bir kuşatmanın ardından 11 Ağustos 1480 tarihinde şehri zapt etti. Otranto’yu bir üs haline getirmek isteyen Gedik Ahmed Paşa tahkimata başladı. Ancak, 1481’in Mayıs ayında Fatih Sultan Mehmed’in ölümü üzerine başlayan saltanat buhranı nedeniyle II. Bayezid tarafından İstanbul’a çağrıldı. O da bunun üzerine yerine Hayrettin Paşa’yı bir miktar muhafızla Otranto’da bırakarak geri döndü.

Otranto’nun Gedik Ahmed Paşa tarafından zapt edilişi ve Osmanlı ordularının 13 ay boyunca İtalya kıyılarında kalışı Avrupa’da yeni barbarlık efsanelerinin doğmasına sebep oldu. Farazi olarak ortaya atılan iddialar Hıristiyanları birleştirmek için yapılan bir propagandadan ibaretti. Bazı Batı tarihlerine göre Osmanlılar, daha önce fethettiği hiçbir yerde yapmadığı kadar sebepsiz şiddet uyguladı. Önce katedrale sığınan halk testerelerle ikiye bölünerek öldürüldü. Sonra da kalan 800 kişi Minerva Tepesi’ne ötürülerek din değiştirmezlerse öldürülmekle tehdit edildi. Rivayete göre aralarından “Antonio Primaldo” adlı bir terzi teklifi kesinlikle reddedince Türkler de o 800 masumu kılıçtan geçirdi. Hatta ilk öldürülen Antonio başsız bedeniyle infazın sonuna kadar ayakta kalmış, askerlerin tüm çabalarına rağmen yıkılmamıştı. Üstelik bu sahneye şahit olan Türk askerlerinden birinin dayanamayarak Hıristiyan olduğu anlatıla geldi. Otranto’nun o dönemde en fazla 8 bin olan nüfusundan 12 bin kişinin öldürüldüğü, 5 bin kişinin esir edildiği yazıldı.

 Bugün, kafatasları ve kemikleri, Otranto Katedrali’ndeki bir camekânda sergilenen bu efsanevi Hıristiyan ölüleri, 533 yıl sonra, 12 Mayıs 2013 tarihinde hatırlandı. Şubat ayında görevinden istifa eden 16. Benediktus’ un bu yöndeki kararnamesini imzalayan Arjantinli yeni Papa I.Francesco, Vatikan’ın ünlü Aziz Petrus meydanında düzenlenen ve on binlerce inananın katıldığı “azizlik” töreniyle, 1480 yılında İtalya’nın güneyinde Osmanlı’ya karşı savaşan 800 Hıristiyan’ı aziz ilan etti. Törende konuşan Papa, “Biz, bugün Otranto ölülerine hürmet ederken, dünyanın pek çok yerinde bugünlerde halen şiddete maruz kalan pek çok Hıristiyan’a Tanrı’nın, cesaret, sadakat ve kötülüklere iyilikle cevap vermesini diliyoruz” dedi. Otranto’nun bulunduğu Puglia Bölgesi’nden olan Kardinal Angelo Amato’nun, 800 Otrantolu’nun, İtalya’yı, Katolik ve Hıristiyan kimliğini koruduğunu belirten ifadeleri de basına yansıdı.
Kaynaklar:
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Büyük Osmanlı Tarihi, c.II, Ankara
İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, c.I, İstanbul, 2011.
Feridun M. Emecan, Osmanlı Klasik Çağında Siyaset, İstanbul, 2009.
İlber Ortaylı, Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek, İstanbul,  2007.
V.L., Mirmiroğlu, Fatih’in Donanması ve Deniz Savaşları, İstanbul, 1946.
https://www.dunyabulteni.net/tarih-dosyasi/13-ay-osmanli-hakimiyetinde-kalan-italyan-sehri-otranto-h270635.html