İstanbul'un fethi kadar önemli olan Mısır'ın fethiyle Osmanlı Devleti'nin ticaret yollarına hakim olup, hazineye büyük gelirler sağlanmasıyla bir dünya gücü olmaya giden yolda önemli bir dönemeç geçilmişti.
16. yüzyılın başlarında Memlükler ile Osmanlılar'ın ilişkileri iyi durumdaydı. Ancak Memlükler, 1514'teki Çaldıran Savaşı'ndan sonra Safeviler'le antlaşma yapması ilişkiler bozuldu. Osmanlılar'ın, Maraş ve civarında hüküm süren Dulkadirli Beyliği'ni ortadan kaldırmaları durumu daha da gerginleştirdi. Memlük hükümdarı Kansu Gavri'nin, Dulkadirli Beyliği'nin, son bey olan Alaüddevle Bey'in oğluna verilmesini istemesi ve İran üzerine yürüyen Osmanlı ordusuna karşı harekete geçmesi üzerine, Yavuz hedefini değiştirip, Memlük topraklarına girdi. 24 Ağustos 1516'da Halep yakınlarında Mercidabık'ta meydana gelen savaşta hiçbir varlık gösteremeyip, hükümdarlarını kaybeden Memlük ordusu büyük bir yenilgiye uğradı. Bugün Suriye, Filistin, İsrail, Lübnan ve Ürdün bulunduğu topraklar Osmanlılar'ın eline geçti.
GEÇİLMEZ DENEN ÇÖLÜ GEÇTİLER
Yavuz, Mısır'da hükümdar seçilen Tumanbay'a, Osmanlı'ya tâbi olup, vergi vermek şartı ile Gazze'den itibaren Mısır'ı bırakmayı teklif etti ancak Tumanbay kabul etmedi. Memlükler, Yavuz'un çölü aşmaya cesaret edemeyeceği inancındaydılar. Osmanlılar'ın çölü geçmeye teşebbüsleri hâlinde ise, ordularının büyük bir kısmı zayiata uğrayacak ve kalanı da yorgun bir halde yakalanıp yok edilecekti. Ancak Yavuz'un çölü geçmek için yaptırdığı gözlemlerden sonra, yağan yağmurların da yardımıyla Osmanlı ordusu Sina çölünü rahatlıkla geçti.
Kahire'nin kuzey doğusundaki Ridaniye mevkiinde 22 Ocak 1517'de meydana gelen savaşta Memlük kuvvetlerini bir kez daha mağlup etti. Bu mağlubiyete rağmen Tumanbay pes etmemişti. Kahire'de Sokak savaşlarıyla Osmanlı'ya karşı koymaya çalıştı. Tumanbay'ın yakalanıp 19 Nisan 1517'de asılmasının ardından Mısır, tamamen Osmanlı hâkimiyetine girdi.
MISIR'I FETHETTİK HAZİNE DOLDU
Osmanlılar'a karşı direniş bittikten sonra, ülkede Osmanlı düzeninin kurulması için faaliyete geçildi. Mısır'da çeşitli bölgelere Osmanlı beyleri atanmak istenmiş, ancak geçiş döneminde halkı Osmanlı idaresine alıştırmak için mahalli gelenekleri ve kanunları tanımaları sebebiyle Memlük (kölemen) unsuru idari mekanizmadaki eski yerlerinde bırakılmışlardı. Osmanlı idaresine itaatleri daha güvenli görülen Arap şeyhlerine bazı malî ve idarî haklar verilerek, Memlük beylerine karşı bir denge oluşturulmaya çalışıldı. Yavuz yaklaşık sekiz ay Mısır'da kalıp, Osmanlı düzenini bir ölçüde kurduktan sonra durumu şüpheli görülen bir kısım bey ve kadıları yanına alarak İstanbul'a döndü.
Suriye ve Mısır'ın ele geçirilmesiyle Osmanlılar, Hindistan ticaret yollarının önemli bir kısmına hakim oldular. Portekizliler'in, Arabistan Yarımadası'nda ilerlemeleri durduruldu ve bu sayede Hindistan'dan mal akışının önemli bir kısmı tekrar Osmanlı ülkesi üzerinden Avrupa'ya yapılmaya başlandı. Mısır'ın fethedilmesi Osmanlılar açısından İstanbul'un fethi kadar önemliydi. Mısır'ın alınmasıyla Hindistan ticareti dolayısıyla, buradan elde edilen gelirler Osmanlı İmparatorluğu'nu ekonomik yönden güçlendirdi. Mısır'ın vergi gelirleri direkt olarak Osmanlı hazinesine gönderilirdi.
MISIR'DA OSMANLI DÜZENİ
Hayır Bey valiliği döneminde Memlük kanun ve gelenekleri ile Osmanlı düzenini bir ölçüde birbirine uydurarak, fazla bir sorun çıkmadan Mısır'ı yönetti. 1522'de ölümünün ardından başlayan karışıklıklar bir türlü sona ermedi. Osmanlı düzeninin tam olarak kurulamaması üzerine 1524'te İstanbul'dan Veziriazam Makbul İbrahim Paşa bir grup devlet adamı ile beraber Mısır'a gönderildi. İbrahim Paşa durumu inceleyip, Mısır ileri gelenlerini ve halkı dinleyerek, sonradan çıkarılmış vergi ve angaryaları kaldırdı. Veziriazam yaptığı araştırmalar sonucunda Mısır'ın eski kanunlarını düzeltip, Mısır için yeni bir kanunnâme hazırladı ve bu kanun padişahın onayından geçtikten sonra yürürlüğe girdi. İbrahim Paşanın bu icraatı ile Mısır'da Osmanlı düzeni kurulmuştu.
Osmanlı İmparatorluğu, Mısır'da hâkimiyetin tek bir grubun eline geçmemesi için bir denge siyaseti izlemeye çalıştı. Mısır'ın Osmanlılar'dan önceki hakimleri olan Memlüklere dokunulmamış, beylerbeyi ve yeniçerilerin Mısır'da tek başlarına hakimiyet sağlamalarının önüne geçebilmek için denge unsuru olarak kullanılmışlardır. Beylerbeyi, yeniçeriler, Memlükler ve Arap şeyhleri ile kadılar birbirlerine karşı kullanılarak, birisinin fazla nüfuz kazanıp, merkezi idareye karşı güçlenmesi önlenmeye çalışılmıştı.
MISIR'DA TÜRK HÂKİMİYETİ
Mısır'da çok erken tarihlerde Türk hâkimiyeti başlamıştı. Tolunoğulları (868-905), İhşîdîler (935-969), Eyyûbîler (1171-1250) ve Memlükler (1250-1517) tarihleri arasında Mısır'da hâkimiyeti ellerinde tuttular.
Erhan Afyoncu
(Bugün, 13.02.2011)
16. yüzyılın başlarında Memlükler ile Osmanlılar'ın ilişkileri iyi durumdaydı. Ancak Memlükler, 1514'teki Çaldıran Savaşı'ndan sonra Safeviler'le antlaşma yapması ilişkiler bozuldu. Osmanlılar'ın, Maraş ve civarında hüküm süren Dulkadirli Beyliği'ni ortadan kaldırmaları durumu daha da gerginleştirdi. Memlük hükümdarı Kansu Gavri'nin, Dulkadirli Beyliği'nin, son bey olan Alaüddevle Bey'in oğluna verilmesini istemesi ve İran üzerine yürüyen Osmanlı ordusuna karşı harekete geçmesi üzerine, Yavuz hedefini değiştirip, Memlük topraklarına girdi. 24 Ağustos 1516'da Halep yakınlarında Mercidabık'ta meydana gelen savaşta hiçbir varlık gösteremeyip, hükümdarlarını kaybeden Memlük ordusu büyük bir yenilgiye uğradı. Bugün Suriye, Filistin, İsrail, Lübnan ve Ürdün bulunduğu topraklar Osmanlılar'ın eline geçti.
GEÇİLMEZ DENEN ÇÖLÜ GEÇTİLER
Yavuz, Mısır'da hükümdar seçilen Tumanbay'a, Osmanlı'ya tâbi olup, vergi vermek şartı ile Gazze'den itibaren Mısır'ı bırakmayı teklif etti ancak Tumanbay kabul etmedi. Memlükler, Yavuz'un çölü aşmaya cesaret edemeyeceği inancındaydılar. Osmanlılar'ın çölü geçmeye teşebbüsleri hâlinde ise, ordularının büyük bir kısmı zayiata uğrayacak ve kalanı da yorgun bir halde yakalanıp yok edilecekti. Ancak Yavuz'un çölü geçmek için yaptırdığı gözlemlerden sonra, yağan yağmurların da yardımıyla Osmanlı ordusu Sina çölünü rahatlıkla geçti.
Kahire'nin kuzey doğusundaki Ridaniye mevkiinde 22 Ocak 1517'de meydana gelen savaşta Memlük kuvvetlerini bir kez daha mağlup etti. Bu mağlubiyete rağmen Tumanbay pes etmemişti. Kahire'de Sokak savaşlarıyla Osmanlı'ya karşı koymaya çalıştı. Tumanbay'ın yakalanıp 19 Nisan 1517'de asılmasının ardından Mısır, tamamen Osmanlı hâkimiyetine girdi.
MISIR'I FETHETTİK HAZİNE DOLDU
Osmanlılar'a karşı direniş bittikten sonra, ülkede Osmanlı düzeninin kurulması için faaliyete geçildi. Mısır'da çeşitli bölgelere Osmanlı beyleri atanmak istenmiş, ancak geçiş döneminde halkı Osmanlı idaresine alıştırmak için mahalli gelenekleri ve kanunları tanımaları sebebiyle Memlük (kölemen) unsuru idari mekanizmadaki eski yerlerinde bırakılmışlardı. Osmanlı idaresine itaatleri daha güvenli görülen Arap şeyhlerine bazı malî ve idarî haklar verilerek, Memlük beylerine karşı bir denge oluşturulmaya çalışıldı. Yavuz yaklaşık sekiz ay Mısır'da kalıp, Osmanlı düzenini bir ölçüde kurduktan sonra durumu şüpheli görülen bir kısım bey ve kadıları yanına alarak İstanbul'a döndü.
Suriye ve Mısır'ın ele geçirilmesiyle Osmanlılar, Hindistan ticaret yollarının önemli bir kısmına hakim oldular. Portekizliler'in, Arabistan Yarımadası'nda ilerlemeleri durduruldu ve bu sayede Hindistan'dan mal akışının önemli bir kısmı tekrar Osmanlı ülkesi üzerinden Avrupa'ya yapılmaya başlandı. Mısır'ın fethedilmesi Osmanlılar açısından İstanbul'un fethi kadar önemliydi. Mısır'ın alınmasıyla Hindistan ticareti dolayısıyla, buradan elde edilen gelirler Osmanlı İmparatorluğu'nu ekonomik yönden güçlendirdi. Mısır'ın vergi gelirleri direkt olarak Osmanlı hazinesine gönderilirdi.
MISIR'DA OSMANLI DÜZENİ
Hayır Bey valiliği döneminde Memlük kanun ve gelenekleri ile Osmanlı düzenini bir ölçüde birbirine uydurarak, fazla bir sorun çıkmadan Mısır'ı yönetti. 1522'de ölümünün ardından başlayan karışıklıklar bir türlü sona ermedi. Osmanlı düzeninin tam olarak kurulamaması üzerine 1524'te İstanbul'dan Veziriazam Makbul İbrahim Paşa bir grup devlet adamı ile beraber Mısır'a gönderildi. İbrahim Paşa durumu inceleyip, Mısır ileri gelenlerini ve halkı dinleyerek, sonradan çıkarılmış vergi ve angaryaları kaldırdı. Veziriazam yaptığı araştırmalar sonucunda Mısır'ın eski kanunlarını düzeltip, Mısır için yeni bir kanunnâme hazırladı ve bu kanun padişahın onayından geçtikten sonra yürürlüğe girdi. İbrahim Paşanın bu icraatı ile Mısır'da Osmanlı düzeni kurulmuştu.
Osmanlı İmparatorluğu, Mısır'da hâkimiyetin tek bir grubun eline geçmemesi için bir denge siyaseti izlemeye çalıştı. Mısır'ın Osmanlılar'dan önceki hakimleri olan Memlüklere dokunulmamış, beylerbeyi ve yeniçerilerin Mısır'da tek başlarına hakimiyet sağlamalarının önüne geçebilmek için denge unsuru olarak kullanılmışlardır. Beylerbeyi, yeniçeriler, Memlükler ve Arap şeyhleri ile kadılar birbirlerine karşı kullanılarak, birisinin fazla nüfuz kazanıp, merkezi idareye karşı güçlenmesi önlenmeye çalışılmıştı.
MISIR'DA TÜRK HÂKİMİYETİ
Mısır'da çok erken tarihlerde Türk hâkimiyeti başlamıştı. Tolunoğulları (868-905), İhşîdîler (935-969), Eyyûbîler (1171-1250) ve Memlükler (1250-1517) tarihleri arasında Mısır'da hâkimiyeti ellerinde tuttular.
Erhan Afyoncu
(Bugün, 13.02.2011)