V. Şarl, ya da Türklerin deyimiyle Karlos Kral hem Kanuni Sultan Süleyman’ın başına dertler açtı hem de ondan çektiği kadar kimseden çekmedi.
Kanuni Sultan Süleyman 1495’te Trabzon’da sancakbeyi Şehzade Selim’in (Yavuz Selim) oğlu olarak dünyaya geldi. Annesi Hafsa Hatun (Sultan) idi. Kendisinden beş sene sonra 1500’de porselenleri ile meşhur Ghent’te doğan Habsburglar hanedanından Şarl büyük hükümdarın başağrısı olacaktır (V. Charles veya Türklerin deyimiyle Karlos Kral).
Şarl doğuşu itibarıyla Flamanca biliyordu ama hiçbir zaman düzgün Almanca konuşmadı. Büyükannesi zengin Burgondiya’nın prensesi ve varisi Maria’ydı. Ve dedesi fukara Avusturya büyük dükalığının başındaki Habsburglu Maximilian ile evlenmişti.
Maximilian’ın bereketli izdivacının benzerini oğlu güzel Philip de yaptı. Kastilya Kraliçesi İzabel’in ve Aragon Kralı Ferdinand’ın yani anlayacağınız müşterek İspanya tahtının sahiplerinin kızı deli Juana’yla evlendi. “Bellum gerant alieni, tu felix Austria nube / Savaşı başkaları yapsınlar, sen ise ey mesud Avusturya, evlen”. Bir anda mütevazı Viyana bugünün zengin Belçika ve Hollanda topraklarındaki sanayiye, İspanya’ya ve İspanya’nın fethettiği Amerika sömürgelerine sahip oluverdi.
İspanya kralı ve Habsburg dükası olan baba güzel Philip ölüverdi, anası Juana ise artık düpedüz hekim denetimindeydi. Maximillian’ın torunu İspanya tahtına varisti. 1517’nin Eylül ayında, bugünlerde İspanya’ya ulaştı.
O zamanın İspanya’sı üç başlı sayılırdı. Asıl Kastilya 17 yaşındaki hükümdarı isteksizce karşıladı ve ağır şartlar ileri sürdü. Evvela İspanyolca konuşması lazımdı. Kastilya’dan kıymetli maden çıkaramazdı ve anasının hükümdarlık haklarına riayet edecekti.
İlk şart olan İspanyolcayı süratle öğrendi, çok mükemmel konuşup yazamasa da sevdi. Evde konuştuğu dil Fransızcaydı, ileride Alman imparatoru olmasına rağmen şu meşhur tasvir onundur: “Allah’la İspanyolca, kadınlarla İtalyanca, dostlarla Fransızca ve atlarla Almanca konuşulur.”
Kuzey Afrika macerasını Barbaros Hayrettin bitirdi
İspanya’nın altınlarını dışarı çıkarmamaya söz verse de bunu sık sık ihlal etti. Çünkü İspanya tahtından iki yıl sonra Almanya imparatoru seçilmişti. Görünüşte bütün Avrupa’nın en geniş ve en gevşek mülklerinin başındaydı. Çırpınan ama istikbali parlak VIII. Henry İngiltere’siyle, Rönesans’ın satvetini yaşayan iddialı Fransa ile ve hemen 1526’da Macaristan’ı ortadan kaldırarak imparatorluk topraklarını tehdit eden Türklerle başı dertteydi. Paraya ihtiyacı vardı. Genç İspanya kralı bir yanda enflasyonla boğuşan bir dünya devletinin başındaydı, öbür tarafta da zenginleşen tarımını ve sanayini geliştirmeye çalışan Almanya ve Hollanda ülkelerinin imparatoruydu.
İspanya kralı I. Şarl, Alman imparatoru V. Şarl olmuştu. Karlos Kral hiç kimseden Kanuni’den çektiğini çekmedi. 1535’te Tunus’a çıkmıştı ama İspanya’nın Kuzey Afrika macerası çok geçmeden Barbaros Hayrettin’in müdahalesi ile bir sürekli başağrısına dönüştü. Pavia zaferinde I. François’yı yenip esir etmesine rağmen Türkler bu iki Katolik düşmandan birini öbürüne karşı destekledi ve Avrupa politikasına müdahale ettiler.
İspanya altın zengini ama üretmeyen bir ülkeydi
1526’dan sonra V. Şarl’ın Habsburglar hanedanı Orta Avrupa’da fena halde çıkmaza girdi. Macar tacına bağlı ülkelerin Avusturya büyük dükası, kardeşi Ferdinand’a geçmesi gerekirken; adeta “gel al da göreyim” diyen Türklerle bitmeyen bir savaşa girdiler. Viyana 1529’da kuşatıldı, yetersiz kuşatma kış şartlarında sona erdi. Ama bugünkü Slovakya arazisinde ve Hırvatistan’da savaşlar devam etti, Fransa o tarihten beri Türklerin müttefikiydi. Cezayirli gemicilerin Barbaros ve reisleri komutasında İtalya ve güney Fransa kıyılarındaki baskınlarının arkası kesilmedi. Yüz yüze deniz savaşı ise Andrea Dorya’ya karşı Barbaros’un ünlü Preveze zaferidir.
V. Şarl ister istemez bir mutlak monark oldu. İspanya altın zengini ama üretemeyen bir ülkeydi. Şarl bu İspanya’dan bunaldı. Daha Kanuni tahta çıkmadan Şah İsmail ile yapmak istediği Türk karşıtı ittifak da malum suya düşmüştü. Savaşın getirdiği zafer birçok komployu veya diplomatik zaferleri siler. 1556’da Alman tahtından vazgeçti. Bir müddet sonra İspanya tahtını da terk etti, manastıra çekildi. Almanya imparatorluk tacını kardeşi Ferdinand’ı seçtirerek devretmiş, İspanya tahtını ise oğlu II. Philip’e bırakmıştır. 1558’de öldü.
İlber Ortaylı
(Milliyet, 19.10.2010)
Kanuni Sultan Süleyman 1495’te Trabzon’da sancakbeyi Şehzade Selim’in (Yavuz Selim) oğlu olarak dünyaya geldi. Annesi Hafsa Hatun (Sultan) idi. Kendisinden beş sene sonra 1500’de porselenleri ile meşhur Ghent’te doğan Habsburglar hanedanından Şarl büyük hükümdarın başağrısı olacaktır (V. Charles veya Türklerin deyimiyle Karlos Kral).
Şarl doğuşu itibarıyla Flamanca biliyordu ama hiçbir zaman düzgün Almanca konuşmadı. Büyükannesi zengin Burgondiya’nın prensesi ve varisi Maria’ydı. Ve dedesi fukara Avusturya büyük dükalığının başındaki Habsburglu Maximilian ile evlenmişti.
Maximilian’ın bereketli izdivacının benzerini oğlu güzel Philip de yaptı. Kastilya Kraliçesi İzabel’in ve Aragon Kralı Ferdinand’ın yani anlayacağınız müşterek İspanya tahtının sahiplerinin kızı deli Juana’yla evlendi. “Bellum gerant alieni, tu felix Austria nube / Savaşı başkaları yapsınlar, sen ise ey mesud Avusturya, evlen”. Bir anda mütevazı Viyana bugünün zengin Belçika ve Hollanda topraklarındaki sanayiye, İspanya’ya ve İspanya’nın fethettiği Amerika sömürgelerine sahip oluverdi.
İspanya kralı ve Habsburg dükası olan baba güzel Philip ölüverdi, anası Juana ise artık düpedüz hekim denetimindeydi. Maximillian’ın torunu İspanya tahtına varisti. 1517’nin Eylül ayında, bugünlerde İspanya’ya ulaştı.
O zamanın İspanya’sı üç başlı sayılırdı. Asıl Kastilya 17 yaşındaki hükümdarı isteksizce karşıladı ve ağır şartlar ileri sürdü. Evvela İspanyolca konuşması lazımdı. Kastilya’dan kıymetli maden çıkaramazdı ve anasının hükümdarlık haklarına riayet edecekti.
İlk şart olan İspanyolcayı süratle öğrendi, çok mükemmel konuşup yazamasa da sevdi. Evde konuştuğu dil Fransızcaydı, ileride Alman imparatoru olmasına rağmen şu meşhur tasvir onundur: “Allah’la İspanyolca, kadınlarla İtalyanca, dostlarla Fransızca ve atlarla Almanca konuşulur.”
Kuzey Afrika macerasını Barbaros Hayrettin bitirdi
İspanya’nın altınlarını dışarı çıkarmamaya söz verse de bunu sık sık ihlal etti. Çünkü İspanya tahtından iki yıl sonra Almanya imparatoru seçilmişti. Görünüşte bütün Avrupa’nın en geniş ve en gevşek mülklerinin başındaydı. Çırpınan ama istikbali parlak VIII. Henry İngiltere’siyle, Rönesans’ın satvetini yaşayan iddialı Fransa ile ve hemen 1526’da Macaristan’ı ortadan kaldırarak imparatorluk topraklarını tehdit eden Türklerle başı dertteydi. Paraya ihtiyacı vardı. Genç İspanya kralı bir yanda enflasyonla boğuşan bir dünya devletinin başındaydı, öbür tarafta da zenginleşen tarımını ve sanayini geliştirmeye çalışan Almanya ve Hollanda ülkelerinin imparatoruydu.
İspanya kralı I. Şarl, Alman imparatoru V. Şarl olmuştu. Karlos Kral hiç kimseden Kanuni’den çektiğini çekmedi. 1535’te Tunus’a çıkmıştı ama İspanya’nın Kuzey Afrika macerası çok geçmeden Barbaros Hayrettin’in müdahalesi ile bir sürekli başağrısına dönüştü. Pavia zaferinde I. François’yı yenip esir etmesine rağmen Türkler bu iki Katolik düşmandan birini öbürüne karşı destekledi ve Avrupa politikasına müdahale ettiler.
İspanya altın zengini ama üretmeyen bir ülkeydi
1526’dan sonra V. Şarl’ın Habsburglar hanedanı Orta Avrupa’da fena halde çıkmaza girdi. Macar tacına bağlı ülkelerin Avusturya büyük dükası, kardeşi Ferdinand’a geçmesi gerekirken; adeta “gel al da göreyim” diyen Türklerle bitmeyen bir savaşa girdiler. Viyana 1529’da kuşatıldı, yetersiz kuşatma kış şartlarında sona erdi. Ama bugünkü Slovakya arazisinde ve Hırvatistan’da savaşlar devam etti, Fransa o tarihten beri Türklerin müttefikiydi. Cezayirli gemicilerin Barbaros ve reisleri komutasında İtalya ve güney Fransa kıyılarındaki baskınlarının arkası kesilmedi. Yüz yüze deniz savaşı ise Andrea Dorya’ya karşı Barbaros’un ünlü Preveze zaferidir.
V. Şarl ister istemez bir mutlak monark oldu. İspanya altın zengini ama üretemeyen bir ülkeydi. Şarl bu İspanya’dan bunaldı. Daha Kanuni tahta çıkmadan Şah İsmail ile yapmak istediği Türk karşıtı ittifak da malum suya düşmüştü. Savaşın getirdiği zafer birçok komployu veya diplomatik zaferleri siler. 1556’da Alman tahtından vazgeçti. Bir müddet sonra İspanya tahtını da terk etti, manastıra çekildi. Almanya imparatorluk tacını kardeşi Ferdinand’ı seçtirerek devretmiş, İspanya tahtını ise oğlu II. Philip’e bırakmıştır. 1558’de öldü.
İlber Ortaylı
(Milliyet, 19.10.2010)