19 Eylül 2010 Pazar

Ordumuz tarih boyunca hep taklit edildi

Türkler, Büyük Hun İmparatorluğu zamanında Mete Han (Mao-tun) döneminde askeri teşkilatta onlu sistemi kurdular. Bu dönemde Türkler kullandıkları kompozit yayları ve atları sayesinde Asya'nın önemli bir kısmına hakim oldular. Çinliler, Türkler'le baş etmek için elbiselerine varana kadar Türk ordusunu taklit ettiler. Ancak bu da yeterli olmadı. Kendi atları Türk atları gibi savaş atı değildi. Çinliler, bu yüzden Türk savaş atlarını ele geçirmek için Fergana'ya sefer bile düzenlediler.

Türk ordusu bu dönemde aşiret kuvvetlerinden meydana geliyordu. 1040'ta kurulan Büyük Selçuklu Devleti döneminde ordumuz profesyonelleşmeye başladı. Aşiret kuvvetlerinin yanı sıra düzenli birlikler kuruldu ancak ordumuzun asıl profesyonelleşmesi Osmanlı döneminde oldu.

600 YILLIK ÜSTÜNLÜĞÜN SIRRI

Osmanlılar'ın çok erken tarihte düzenli ordu tesis etmeleri, Avrupa'ya karşı üstünlük sebeplerinden biriydi. Gerek Osmanlılar'dan önceki Türk devletlerinin çoğunda, gerekse Safeviler ve Akkoyunlular gibi Osmanlı ile çağdaş Türk devletlerinin orduları aşiret kuvvetlerinden meydana gelirdi. Avrupa'da da ordular ya paralı birliklerden ya da prenslerin, kontların, düklerin gönderdiği askerlerden oluşurdu. 17. yüzyılda, 1618-1648 yılları arasındaki Otuz Yıl Savaşları'nda bile Avrupa ordularının çoğu paralı askerlerden meydana geliyordu. Farklı milletlerden oluşan paralı askerleri yönetmek oldukça zordu. Paralı askerler savaşların en kritik anlarında hemen kaçarlardı. Sık sık, özellikle de paralarını alamadıkları zamanlar isyan ederlerdi. Bunların üzerlerinde disiplin kurmak da oldukça zordu. Nitekim Makyavelli, paralı askerleri "Dostlar arasında yürekli, düşman karşısında korkak" kişiler olarak değerlendirir.

Hâlbuki Osmanlılar, Orhan Gazi zamanında Türk köylülerinden yaya ve müsellem adıyla ilk düzenli askeri birlikleri kurmuşlardı. Bu birlikler, ihtiyaca cevap vermeyince bazı Avrupalı yazarların, "şeytan icadı" diye adlandırdıkları Kapıkulu Ocakları kuruldu. Bunlar tam profesyonel askerlerdi. Ayrıca tımar sistemi ile yeniçeriler kadar profesyonel olmasa da, yine meslekleri sadece askerlik olan sipahi teşkilatı tesis edilmişti. Nitekim 16. yüzyılda Avrupalı elçi ve seyyahlar, Osmanlı ordusunu öve öve bitiremezler ve kendi ordularının bunlarla başedemeyeceğini söylerler.

RUSYA'DAN POLONYA'YA HERKES ORDUMUZU ÖRNEK ALDI

Rusya, 16. yüzyılda Korkunç İvan zamanındaki askeri teşkilatlanmasında Osmanlı ordusundan etkilendi. Osmanlı ordusundaki disiplin ve liyakat sistemi örnek alındı.

Uzun süre savaşlarda süvari birlikleri ön plandaydı. Yeniçeriliğin kuruluşuyla birlikte savaşlarda piyadeler ön plana çıkmaya başladı. İspanyollar, Şarlken döneminde Osmanlı ordusundan ilham alarak "tercios" birliklerini kurdular. İspanyollar ile evlenen İtalyan kadınların çocuklarına askerde "yeniçeri" deniliyordu.

Macarlar, 15. yüzyılda "Hussar" adı verilen hafif süvari birliklerini Osmanlı timarlı sipahilerini örnek alarak kurmuşlardı. Osmanlı ordusunu en çok taklit edenlerden biri de Polonyalılar'dı. Polonya ordusu kullandığı kılıca kadar birçok silah ve sistemi Türk ordusundan örnek almıştı.

AVRUPA ORDULARI

Avrupa'da orduların durumuna ilk esaslı tenkit Makyavelli'den gelmişti. Makyavelli, Roma askeri sistemi ve klâsiklerini inceledikten sonra, en ideal yolun Roma lejyon sistemini tekrar kurmak olacağı kanaatine varmıştı. Babadan oğula geçen subaylık sisteminin kaldırılıp yerine, yine aristokratların oluşturduğu ancak liyakate dayalı askeri bir sistem kurulmasını teklif etti. Makyavelli, mecburi askerliğe dayanan bir ordu sisteminin kurulmasını istiyordu.

1618 ile 1648 yılları arasındaki Otuz Yıl Savaşları'nda Avrupa orduları büyük gelişme gösterdiler. "Sarışın Dev", yani İsveç Kralı Gustav II. Adolf, çağının askeri stratejisini alt üst etti. Topların piyade ve süvarileri destek leyecek şekilde doğrudan kullanılması, tüfek kullananlar ile süvarilerin birlikte hareketleri gibi taktikler de ilk kez Gustav II. Adolf tarafından Otuz Yıl Savaşları'nda uygulanmıştı. Büyük bir stratejist olan kral, süvari hücumunu da yeniden canlandırmıştı. Süvariler kılıçtan ziyade tabanca ile saldırmaya başla­mışlardı. Ayrıca daha önce 7 kilo olması sebebiyle kullanımı oldukça zor olan tüfeklerin hafifletilerek, kullanımının kolaylaştırılması, fişenkin icadı ve topların hafif ve kullanışlı hale getirilmesi de Gustav II. Adolf'un marifetleriydi. Avrupa'da 17. yüzyıl ortalarından itibaren eski Roma lejyonlarında olduğu gibi sıkı disiplin, emir-komuta zinciri ve askerlerin devamlı eğitim gördüğü bir sistem kuruldu.

Makyavelli'den sonra Fransa Kralı Ondördüncü Louis döneminde Sebastien de Vauban, bilimsel gelişmelerde ortaya çıkan sonuçları orduda kullandı. Kullanılan yeni silahlar ve bu silahlarla birlikte gelişen yeni savaş organizasyonları muharebelerin şeklini değiştirdi.

Erhan Afyoncu
(Bugün, 29.09.2010)