Padişah Sultan Abdülaziz, 1867'de 47 gün süren bir Avrupa seyahati gerçekleştirmişti. 21 Haziran 1867'de bir cuma günü, öğle namazından sonra yola çıkan Padişah; veliahd şehzade Murad Efendi, oğlu şehzade Yusuf İzzettin Efendi ve şehzade Hamid Efendi'yi "Hanedanına mensup kişiler" olarak yanına almıştı: Bunlardan veliaht Murad Efendi geleceğin Beşinci Sultan Murad'ı, Hamid Efendi İkinci Sultan Abdülhamid'i, oğlu Yusuf İzzettin Efendi ise, Sultan Reşad'ın veliahdı iken intihar eden zattı. Sultan Abdülaziz, ilk durağı Fransa'da 13 gün kaldıktan sonra, 12 Temmuz'da deniz yoluyla İngiltere'nin Duvr kentine varmıştı. Burada yapılan muhteşem karşılama töreni, Abdülaziz'i pek mutlu etmişti. Kraliçe Viktorya, veliahd Prens dö Gal'ı karşılama ile bizzat görevlendirmişti. Cambridge Dükü, Lord Sidney veDük do Sutherland da Prens dö Gal'le beraber karşılamak için limanda hazır beklemişlerdi. Yemek bittikten biraz sonra Duvr'dan özel hazırlanan trenle Londra'ya gidilmişti.
13 Temmuz Cumartesi Kraliçe Viktorya, Sultan Aziz'i Windsor Şatosu'nda kabul etti. Kraliçe Sultan Abdülaziz'i merdiven başında karşılamış ve White Draming Room denilen özel görüşme odasına götürmüştü. Padişah, burada şehzadeler Murat ve Abdülhamid ile Fuat, Mustafa Fazıl ve Halim Paşaları Kraliçe Viktorya'ya takdim etmişti. Kraliçe, kendisine tanıtılan şehzadeleri dikkatle süzerken, bakışları, o tarihte yirmi altı yaşında
olan veliahd Murad Efendi'ye takılmıştı. Kraliçe, Fuad Paşa'ya veliahdın yaşını sorunca, Murad Efendi, Hariciye Nazırı'na cevap imkanı bırakmadan, mükemmel Fransızcasıyla cevap vermiş ve o andan itibaren İngiltere Sarayı'nın çok sıkı olan kurallarının da dışına çıkan ani bir samimiyetle Kraliçe ile Osmanlı veliahdı arasında görüşme başlamıştı. Bu karşılıklı konuşma, Tille'deki, İngilizlerin meşhur saat beş çayında da devam etmiş, Murat Efendi, nezaketi, kibarlığı bilhassa musiki ve güzel sanatların diğer dallarındaki bilgisiyle Kraliçe'yi hayran bırakmıştı. Bu konuşma sırasında Prens dö Gal'de Kraliçe'nin yanındaydı. Padişahın yaklaşması üzerine amcasından korku derecesinde çekinen Murat Efendi, izin isteyerek Kraliçe'nin yanından uzaklaşırken, Viktorya Prens dö Gal'e dönmüş ve "Bu mükemmel delikanlıya hayran kaldım" demişti. Abdülaziz'in Londra seyahatinde perde arkasında kalan ve belki de tarihin seyrini değiştirebilecek bir teklifin nasıl reddedildiği konusu ise pek bilinmez. Kraliçenin genç şehzade Murat Efendi'ye karşı sevgisi, Hariciye Nazırı yani dönemin Dışişleri Bakanı Keçecizade Fuad Paşa'yı daha sonra bizzat Mustafa Fazıl Paşa'ya söylediği üzere "hayatında en derin hayrete sürükleyen bir teklif" karşısında bırakmıştı.
Kraliçe damat yapmak istedi
Padişahın şerefine donanmanın hazırladığı şenliklerin ayrıntıları görüşülürken Prens dö Gal, Fuad Paşa'ya şunları söylemişti: "Size gayri resmi olarak bir hâdiseden bahsedeceğim. Biliyorsunuz ki İngiltere Sarayı'nda aralarında bizzat Kraliçe'nin kerimeleri de olan çok prenses vardır. Bunları, prenslerine alarak akrabalık tesis edebilmek, bütün dünya saraylarının en büyük arzusu ve gayeleridir. Emin olunuz, şimdiye kadar İngiltere Sarayı, hiçbir zaman böyle bir arzuyu kendisi açığa vurmamıştır. Fakat Kraliçemizin ihsas ettiği arzu budur ki, veliahdınız için İngiltere sarayından bir prenses verilebilir. Benim şahsi kanaatime ve tercihime göne, böyle bir izdivaç için yetişmiş birçok prensesler, meselâ Prenses Marie of Mountbatten vardır."
Fuad Paşa, hiç beklemediği bu teklif karşısında şaşırmış, ancak Sultan Aziz'in asabi mizacını ve Osmanlı tahtındaki veraset ve saltanat rekabetlerini hatırlattıktan sonra, kendisine kısa bir zaman verilmesini, İngiltere'den ayrılmadan önce bir netice alabilirse, özel olarak kendisini bilgilendireceğini bildirmişti. Sultan Aziz, teklifi öğrenince bu haberden bir hayli rahatsız olmuştu ve seyahatin süresini kısaltmıştı.
Olay kısa sürede yabancı kaynaklarca da duyulmuştu. Osmanlı devletini kendi siyaseti çevresinde görmek için aralarında mücadele olan İngiltere, Fransa ve Avusturya Macaristan devletleri Padişah'ın memleketlerine yaptığı ziyaretin değerlendirmesini yaparken, Kraliçe Viktorya'nın teşebbüsünü, "En cesaretli ve
kestirmeden netice verecek olay" olarak karşılamışlardı. Kraliçe'nin Murad Efendi'yi İngiliz Sarayı'na "damat" yapmak arzusu sadece siyasi bir maksat mıydı, yoksa genç şehzadenin cidden nazik ve kibar kişiliğinin, bilgi ve irfanının bunda bir etkisi olmuş muydu, bu sorunun cevabı tarihin sisli perdesi ardında kaldı. Bilinen bir şey, meseleyi Fuad Paşa'ya açan Prens dö Gal'in şu sözlerle meseleyi kapatmasını da bildiğiydi: "Türkler bir fırsat daha kaçırdılar."
Alacaksan İngiliz kadın almalısın
Abdülaziz'in Avrupa seyahati sonradan tahta geçecek olan Veliaht Abdülhamid için de büyük tecrübe olmuştu. İkinci Abdülhamid 1867 İngiltere'sinde gördüklerini hatıralarında anlatmıştı. Abdülhamid'i Londra şehrinin gelişmişliği kadar, İngiliz kadınları da oldukça etkilemişti. Bununla ilgili hatıralarında, şunları yazmıştı: "Dünyada İngiliz kadını kadar güzel, kibar, vakarlı kadın yoktur, insan ecnebi kadın alacak mı İngiliz kadını almalıdır."
Kızın babası Türkçe biliyordu
Genç şehzade, İngiltere'de davetlerde güzel kadınlarla karşılaşmadan duyduğu heyecanları ise şöyle anlatıyordu: "Londra'da bir zengin kızı bir gece bize bir konser verdi. Eve girdiğimiz vakit kızın güzelliğine hayran kaldık. Büyük birader Murad bana genç ve güzel kızı işaret ederek 'Nasıl beğendin mi?' dedi, ben de 'Eh fena değil' diye cevap verdim, derken kızın babası olan zengin Londralı yanımıza yaklaşıp, bize Türkçe olarak 'Ben Sakızlıyım, hemşeriyiz, çoktan buraya geldik demez mi? Biz kıpkırmızı olduk. Lakin onlar bizim söylediğimiz sözlere gücenmediler, Öyle alışmışlarsa da biz gene mahcup olduk."